Dini Konular
Ara

Sual: İki kişi var diyelim. Biri dinin emirlerini hiç yapmıyor. Öteki de değiştirip yapıyor. Mesela sabahın farzını üç, akşamın farzını iki rekat olarak kılıyor. Orucu, haccı kendi belirlediği bir mevsimde yapıyor. Sakalı sünnete aykırı olarak, kirli sakal şeklinde bırakıyor. Hiç yapmayana göre eksik veya fazla yapmak daha iyi değil mi? Yahut bunların hangisi iyidir?
CEVAP
Bunların ikisi de kötüdür; fakat emirlerde değişiklik yapmak, hiç yapmamaktan daha kötüdür. Çünkü emri hiç yapmamak haramdır; fakat emri beğenmeyerek değiştirmek küfür olur. Niye böyle emrettin ki, şu şekilde emretmen daha uygun olurdu demeye gelir.

Kasten, sabahın farzı üç, akşamın farzı iki rekat kılınırsa namaz hiç sahih olmaz. Orucu başka ayda tutmak, haccı başka mevsimde yapmak dini değiştirmek olur ve hiç sahih olmaz. Maksat namaz kılmak diyerek, vakitleri girmeden bütün namazlar kılınsa sahih olmaz. Maksat namaz ise eğer, hepsi kılındı, ama bu kılınan namaz olmadı. Hacca, zamanında değil de, herhangi bir mevsimde gidilse hac sahih olmaz. Maksat Kâbe’yi ziyaret ise ziyaret gerçekleşti, ama hac olmadı.

Sakal da böyledir. Resulullah efendimizin emrettiği şekilde bir tutam bırakmayıp kısa bırakmak, sünneti değiştirmek olur. Eğer sünnet beğenilmediğinden böyle yapılıyorsa küfür olur. Sünnet diye yapılırsa bid’at ve haram olur.

Çocuğu eczaneye göndersek, ishal edici bir ilaç al gel desek, o da, ishal önleyici bir ilaç getirse yahut biz ishali önleyici bir ilaç istesek, o da, ishal yapıcı bir ilaç getirse, çocuğa niçin böyle yaptığı sorulunca, (Hiç yapmamaktan iyi değil mi) demesi çok yanlış olmaz mı? Tuvalet kağıdı yerine zımpara kağıdı getiren çocuğa kızınca, (O da kağıt bu da kağıt, bana niye kızıyorsunuz, hiç getirmemekten iyi değil mi) dese, mazur görülür mü?

Emre itaat; emri, bildirilen zamanda ve istenilen miktarda yapmakla olur. Bir emrin fazlası da noksanı da yanlış olabilir. Bazen işin bildirilen zamanda yapılması önemlidir. Daha önce veya daha sonra yapılması mahzurlu olabilir. Bize göre daha iyi sanılan şekil, emri verene göre yanlış olabilir. Bunu da ancak emri veren bilir. Bize düşen emre aynen uymaktır. Daha iyisini yapmak için geciktirmek veya bazı ilaveler yapmak yanlış olur.

Çocuğa, (Benim selamımı söyle, Şifa eczanesinden bir aspirin al gel) dense, o da, daha yakın olan Hayat eczanesine gidip, daha iyisi olan İngiliz aspirininden alıp gelse, daha iyi iş yapmış olmaz. Şifa eczanesinden alıp getirmek, emri verenin isteğidir. Başka eczaneden alıp gelmek çocuğun isteğidir. Çocuk kendi isteğini yapmış oldu. O eczaneden almakta bilmediğimiz bir sebep, bir hikmet olabilir. Sadece (Aspirin getir) denseydi istediği eczaneden alabilirdi. Ama isim vererek Şifa eczanesinden al denince, emre itaat için o eczaneden alıp gelmek gerekirdi. O da eczane, bu da eczane ne fark eder demekle verilen emir değiştirilmiş oldu. Şifa eczanesi demesi lüzumsuzdu diyerek emri vereni bir nevi cahillikle suçlamış da oluyor.

Bütün bunlar gösteriyor ki, dinin bildirdiğine ilave veya çıkarma yapmak dini değiştirmek olur. Dini değiştiren de, Allahü teâlânın emrine uymamış olur.