Başlık | Yazı |
---|---|
Müşâhede |
Görme, anlama. Kalb gözü ile görme.
|
Müşâhedât |
Kalb gözüyle görmeler veya bu yolla görülen şeyler. Müşâhede kelimesinin çoğuludur. |
Müsâfir (Misâfir) |
Yolcu. Senenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüyüşü ile üç günde gidilecek yere gitmeyi niyet ederek, bulunduğu yerin kenar evlerinin dışına çıkan kimse. (Bkz. Seferî, Seferîlik) |
Müsafeha |
Müsafeha, iki kişinin, sağ elin avuç içlerinin birbirine yapıştırıp, iki baş
parmağın yanlarını birbirlerine değdirmesidir. Dört el ile birlikte de yapılır.
(Merakıl-felah) |
Müsâfeha |
İki müslümanın, sağ elin avuç içlerini birbirine yapıştırıp, iki baş parmağın yanlarını birbirine değdirerek el sıkışması. |
Mûsâ Sedranî |
Meşhur velîlerden. On ikinci asırda yaşamıştır. Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin oğlu şöyle anlatmıştır: |
Mûsâ Kâzım |
Eshâb-ı kirâmın sohbetinde bulunmakla şereflenen Tâbiîn devrinin yüksek âlimlerinden ve velîlerin büyüklerinden. Oniki imâmın yedincisidir. Câfer-i Sâdık'ın oğlu, İmâm-ı Ali Rızâ'nın babasıdır. Resû... |
Mûsa Fakîh |
1073'den sonra Dânişmendliler zamânında Tokat-Zile'ye gelip yerleşmiş Horasan velîlerinden. Kendisine ilminin çokluğundan dolayı dînin yardımcısı mânasına Nâsırüddîn, hukuk ilmindeki üstünlüğünden dolayı da Fakîh... |
Mûsâ bin Mâhîn Mardinî |
Büyük velîlerden. İsmi Mûsâ bin Mâhîn ez-Zûhî'dir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Mîlâdî on ikinci asırda yaşadı. Mardin'de vefât etti. Şeyh Mûsâ kabristanlığına defnedildi.... |
Musa Aleyhisselam |
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Peygamberler içinde üstünlükleri olan ve kendilerine “ulü’l-azm” denilen altı peygamberin üçüncüsüdür. Allahü teâlâ ile konuştuğu için, “Kelîmullah” denilmiştir. Benî İsrail’e gelmiştir. Yakub aleyhisselamın soyundandır.... |
Mûsâ Aleyhisselâm |
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Ülü'l-azm adı verilen altı büyük peygamberden biridir. Yâkûb aleyhisselâmın soyundan, İmrân adında bir zâtın oğlu, Hârûn aleyhisselâmın kardeşidir. Allahü teâlâ Kur'ân-ı... |
Musa |
Allahü teâla ile Tur dağında konuşmuştur. |
Mus'ab Bin Umeyr |
İslâmda ilk öğretmen. |
Mürüvvet |
Sual: Mürüvvetin dinimizdeki yeri nedir? |
Mürüvvet |
İnsanlık, yiğitlik. Muhtâc olanlara, lâzım olan şeyleri vermek, başkalarına faydalı olmak, iyilik yapmak arzusu, insanlık. Adâleti yerine getirme ve hiç kimseden intikam almayı istememe. |
Mürüvvet |
İnsanlık, mertlik, sevinçli günlerini görme. |
Mürûr-ı Zemân |
Zaman aşımı, zaman geçmesi. |
Mürtezâ |
Beğenilmiş, râzı olunmuş mânâsına hazret-i Ali'nin lakabı. |
Mürtezâ |
Beğenilmiş, seçilmiş. |
Mürted olmaktan korkmalı |
Sual: Mürtedlik hakkında kâfi bilgi verir misiniz? |
Mürted |
Müslüman iken dinden çıkan, kâfir olan kimse. (Bkz. İrtidâd) |
Mürtecî |
İslâmiyet'in pâk ve temiz yolunu bırakarak, câhiliyet devri yoluna ve yaşayışına dönen; gerici, irticâ eden. (Bkz. İrticâ)
|
Murtazâ Efendi |
İstanbul'da yaşamış Nakşi büyüklerinden. Küçük yaşta gördüğü kuvvetli tahsilden sonra devlet kademelerinde görev yaptı. 1733'de Tophâne Nâzırı, 1734'de Tersâne Emîni oldu. Mekke-i mükerremede bulunduğu sırada Ahmed... |
Mürşide |
İrşad eden, doğru yolu gösteren. |
Mürşîd-i Kâmil |
Tasavvufta kemâle gelmiş, olgunlaşmış, evliyâlık mertebelerinin sonuna ulaşmış, kâbiliyeti olanları bu yolda yetiştiren rehber zât. |
Mürşid |
İrşâd eden, doğru yolu gösteren rehber zât. İyi bir müslüman olmaları için, insanları terbiye eden, âlim ve velî. |
Mürşid |
İrşad eden, doğru yolu gösteren. |
Mürselîn |
Gönderilenler, şerîatle (yeni bir dinle) gönderilen peygamberler. Resûller. (Bkz. Resûl) |
Mürselât Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin yetmiş yedinci sûresi. |
Mürsel Hadîs |
Sahâbe-i kirâmın (Resûlullah efendimizin sohbetinde yetişen mübârek insanların) ismi söylenmeyip, Tâbiîn'den (Sahâbe-i kirâmı görüp, sohbetinde yetişen kimselerden) birinin, doğruca, Resûl-i ekrem buyurdu ki, diyerek bildirdiği had... |
Mürsel |
Şerîatle (yeni bir din ile) gönderilen peygamber. (Bkz. Mürselîn)
|
Mürsel |
Elçilikle gönderilmiş. |
Mûris |
Mîrâs bırakan. |
Mürîd |
Tasavvufta Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için evliyâ bir zâtın terbiyesi altına giren talebe. |
Mürevvic-üş-Şerîa |
İnsanları dînin emirlerine uymaya teşvîk eden mânâsında Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî hazretlerinin üçüncü oğlu Muhammed Ubeydullah Serhendî'nin lakabı. |
Müren |
Akarsu, nehir, ırmak. |