Dini Konular
Ara

* Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyasıdır. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. Ahiret ebedî hayattır. Cennet dünyanın karşılığıdır. Dünyayı terk edene, bırakana oranın ebedi nimeti verilecektir. Yani dünyayı sahiplenmeyen, dünya malını sahiplenmeyen, onun bir karanlık olduğuna, emanet olduğuna iman eden için Allahü teâlâ kalıcı olanı verecektir. Cehennem de dünyanın karşılığıdır. Dünyayı isteyip, ahireti unutana verilir, oradan ebediyen ayrılamaz. Bu bir tercih meselesidir, ahireti tercih edene Allahü teâlâ Cenneti verecektir, dünyayı tercih edene Cehennemi verecektir.

* Hayırlı insan odur ki, dünyada Allah’a ve Resulüne iman eder, itaat eder ve ömrünü o yönde bitirir.

* Eğer bir şey mutlaka olacaksa, siz onu olmuş bilin. Ölüm muhakkaktır, ona göre yaşayın.

* Namaz çok önemlidir, dinin direğidir. Namaz kılmayanın yapmış olduğu bütün ibadetler havada asılı kalır, namaz kılmadıkça bir işe yaramaz.

* Kur’an-ı kerim şifadır. Her harfi şifadır. Felak ile Nas surelerini ellerinize okuyun üfleyin ve ağrıyan yere sürün.

* Akıl bu yolu bulana kadardır ve aklına geleni sorar ancak bu yolu bulduktan sonra en büyük düşman akıldır, hep kafayı karıştırır. Gemiye binmişsen, kaptanın işine karışma!

* Cenab-ı Allah, (Saçı sakalı ağarmış Müslüman bir kuluma azap etmekten hayâ ederim) buyuruyor. O halde saçlarımızı Allah yolunda ağartmalıyız.

* Teknoloji süratle gelişir, insanlara büyük kolaylıklar sağlar. İşleri daha kolay ve daha kısa sürede yapabilirler. Fakat her yeni buluşun zararları da olur. Gün gelir insanlar oyun eğlence merak yüzünden, bu cihazların [bilgisayar, internet, tv vs.] başında bütün zamanlarını harcarlar. Hâlbuki bunların başında az kalmak lazım, işi süratle bitirip başından ayrılmak lazım. Yoksa sizi kendisine esir alır, bütün vaktinizi alıp götürür. Kitap okumaya ve başka iş yapmaya vaktiniz olmaz. Allah diyecek vakit bile bırakmaz. Pislik, tehlike hadsiz hesapsız olur, çok sakınmak lazım. İnsanı alıp felakete götürür. Çocuklara, gençlere zararı daha çok olur.

* Bileği güçlü olan taşı ileri atar. Ehl-i sünnet itikadının yayılması ve bugünlere gelmesi, ehl-i sünnet âlimlerinin gücü ve hizmetidir, kimsenin değil.

* Affetmek, günahları örtmektir, mağfiret etmek tamamen kaldırmaktır. Onun için mümin, Allahü teâlâdan af ve mağfiret ister. Allahü teâlâ da af ve mağfiret ederse her şey tamam olur. Allahü teâlânın bir kulundan razı olması o insan için en büyük müjdedir.

Müminin en güzel duası, müjdesi, birine Allahü teâlâ senden razı olsun demektir. Eğer Allahü teâlâ bir kulundan razı olursa, ona her şeyi vermiş demektir. Cenab-ı Hak razı olduklarını razı olduğu yerde bulundurur. Rabbimizin de razı olduğu yer Cennettir. Cennete gitmeyi istemelidir. Buyruluyor ki: (Vermek istemeseydi, istek vermezdi.)

Cenab-ı Allah kuluna bir şey vermek isterse ona bir şeyler söylettirir, istettirir. O vermek istediğini sebeple verdiği için bizim sebebe yapışmamızı ister, yani (Ya Rabbi bize Cennetini ver) dedirtir, söyleten O, verecek olan da O.