Endülüs'te yetişen velîlerden. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Zamânın âlimlerinden ilim tahsîl etti. Tasavvuf, hadîs ve tefsîr ilimlerinde söz sâhibi oldu. 986 (H.376) senesinde vefât etti.

Bekâ bin Mahled'in duâsı makbul idi. Bir gün Bekâ bin Mahled'in yanına bir kadın geldi; "Oğlum esir düştü. Onu kurtaracak elimde bir imkânım yok." dedi. Bekâ bin Mahled; "Sen git. Onun durumuyla Allahü teâlânın izniyle ilgilenirim." buyurdu. Sonra başını öne eğip Allahü teâlâya duâ etti. Bir müddet sonra kadın, oğlu ile geldi. Oğlu, başından geçenleri şöyle anlattı: "Rum memleketlerinden birine esir olarak düştüm. Bir işle meşgûl iken elimdeki kelepçe çözüldü ve yere düştü. Görevliler, demir zinciri tekrar bağladılar. Fakat biraz sonra kelepçe tekrar çözülüp düştü. Bu durumdan şaşkına dönen vazîfeliler, papazlarını çağırdılar, durumu onlara anlattılar. Bunları dinleyen papazlar; "Onu salıverin. Allah'ın sevgili bir kulu onun için duâ etmiş, ne yapsanız faydasız." dediler. Bunun üzerine, bana yiyecek verip salıverdiler. Ben de memleketime döndüm."

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.368