Selefi genç diyor ki:
Allah Arşta istiva etmiştir, hep orada oturmaktadır, onda hiç değişiklik olmaz.
Âyetler tevil edilmez aynen anlaşıldığı gibi söylenir.
CEVAP
Gencin Allah’ta değişiklik olmaz demesi doğrudur. Ama bu onun oturma
görüşünün yanlış olduğunu gösterir. Hâşâ Allah Arşta oturuyorsa, onda değişiklik
olmayacağına göre hep orada oturuyor demektir. Ama birçok âyetin zahir
manalarına göre, Allah’ın yerde, gökte ve kâinatın dışında olduğu da anlaşılıyor.
Böyle olunca, Arşta olmadığı da anlaşılıyor. Şu âyetlere bakalım:
(O, göklerde ve yerde tek Allah’tır.) [Enam 3]
(O gökte ilahtır, yerde ilahtır. [veya gökteki ilah da, yerdeki ilah da
Odur.]) [Zuhruf 84]
Bu âyetlerden, hâşâ Allah’ın hem yerde ve hem de gökte olduğu anlaşılabilir.
Böyle inanmak ise küfürdür.
(O her şeyi kuşatmıştır.) [Fussilet 54]
Bu âyetten de hâşâ, Allah’ın, kâinatın dışında olup her şeyi kuşattığı
anlaşılıyor. Bu da küfürdür.
(Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nuru, içinde ışık bulunan bir kandile
benzer. O ışık bir cam fanus içindedir, fanus ise, inciye benzer parlak bir
yıldız gibidir. Doğuya da batıya da nispet edilmeyen mübarek ağacın zeytininden
çıkan yağ ile tutuşturulur. Bu yağ ateş değmese de ışık verecek aydınlıktadır.
Bu nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara böyle
temsiller getirir. O, her şeyi bilir.) [Nur 35]
Bu âyette de hâşâ Allah’ın bir nur olduğu gökleri de yeri de aydınlattığı
anlaşılıyor. Bir selefi de (Allah nur olduğuna göre, her yeri aydınlatıyor ve
her yerdedir) demişti. Böyle bilmek de küfürdür.
Bu âyetler tefsirlerde açıklanmıştır. Açıklamasız âyetleri okumak bu bakımdan da
çok yanlış olur. Bu âyetler, gencin dediği gibi tevil etmeden, açıklamadan
olduğu gibi anlaşılırsa, hâşâ Allah’ın hem yerde, hem gökte, hem Arş’ta, hem
kâinatın dışında hem bir nur, bir ışık olduğu da anlaşılır. Gencin Arş’ta
devamlı duruyor demesi bu âyetlere zıttır. Arş yaratılmadan önce hâşâ Allah
nerede duruyordu? Oturmak, yorgunluk ve acizlik değil midir? Hâşâ Allah aciz
denir mi?
Müteşabih âyetler tevil edilmez, keyfiyetini Allah bilir denir. Yanlış
anlaşılmaması için mana verilecekse görülen manası verilmez. Şu âyetlere de
bakalım:
(Kıyamet günü yeryüzü Allah’ın avucunda olur, gökler de sağ eliyle dürülür.)
[Zümer 67]
(Allah'ın eli onların elleri üzerindedir.) [Fetih 10]
Şura suresinin 11. âyetinde (O hiçbir şeye benzemez) buyuruluyor. Hâşâ
Allah’ın avucu ve eli denince insana benzetilmiş olur. O hiçbir şeye benzemez
âyetine göre onu insana benzeten, Arşta insan gibi oturuyor diyen kâfir olur.
(İsa, Allah’ın resulü ve Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve ondan bir Ruhtur.)
[Nisa 171]
(Meryem’e ruhumuzdan üfledik.) [Tahrim 12]
(Âdem’e şekil verip ruhumdan üflediğim zaman, secdeye kapanın.) [Hicr 29]
Bu âyetlerden de, hâşâ Hazret-i İsa’nın ve Hazret-i Adem’in Allah’ın ruhundan
bir parça olduğu ve Allah’ın da insan gibi ruhu olduğu anlaşılabilir. Onun için
Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği şekilde müteşabih âyetlerin keyfiyetini
bilmeyiz demelidir.