Sual: Sünnet ile farz veya farz ile sünnet arasında konuşmak, selam
alıp vermek, duâ etmek, tesbih çekmek, Kur'an okumak, bid'at midir? Sabahın
sünnetini evinde kılıp gelen kimse, camide, tesbihini alıp kelime-i tevhid veya
salevat-ı şerife okusa veya konuşsa ne olur?
CEVAP
Merakıl-felah’ın Tahtavi haşiyesinin tercümesi olan Nimet-i İslam kitabının
(Nafile Namazlar) kısmında deniyor ki:
(Farzla sünnet veya sünnetle farz arasında konuşmak sünneti iptal etmez. Ama
sünnetin sevabını azaltır. Esah olan kavilde ise sünneti iade etmek gerekir. Her
türlü dua da konuşmak gibidir.)
Aynı ifade Dürr-ül-muhtar’da da vardır: Esah olan kavil, sünnet kabul
olmaz, önceki sünneti tekrar kılmak gerekir. Bu ifade (Dürr-ül-muhtar)ın arabi
aslının 457, bazı baskılarında 711. sayfasındadır. Türkçe tercümesinin de 3.
cild 40 ve 41. sayfasındadır.
İbni Âbidin hazretleri, Dürr-ül-muhtar'ın ifadesini açıklarken, her türlü
okumaların da bu hükme girdiğini bildirmektedir.
Şu halde, sünnet ile farz arasında dua, sure veya üç ihlas okumamalı. Hele bunu
âdet haline getirmek bid'attir. İbadetlere ilave yapmak dini değiştirmek olur.
Hadis-i şerifte, (İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir)
buyuruluyor. Peygamber efendimiz nasıl ibadet etmişse, mezhebimiz bunu nasıl
bildirmişse, o şekilde ibadet edilir. (Şunu da yapalım, ötekini de ilave edelim)
demek, dinde reform olur. Asla caiz olmaz. Sünnet ile farz arasında bir şey
okumanın sünneti iptal edeceği Bahr-ür-raık’ta da yazılıdır.
Sabahın sünnetini evinde kılıp gelen kimse, camiye gelince, konuşmaz, sesli
olarak bir şey okumaz. Dudağını kıpırdatmadan kalbinden kelime-i tevhid
okuyabilir veya tefekkür eder. Eğer kaza namazı varsa, kaza namazı kılar.
Kur'an-ı kerim okunuyorsa dinler.
Camide sünneti kılıp, farzı beklerken, dışarıdan gelenin selamını almak da,
sünnet ile farz arasında bir şey okumak ve konuşmak gibi sünnetin sevabını yok
eder.
Netice:
İbadetleri bildirildiği şekilde yapmalı. Hazine, bildirildiği şekilde yapmakta
gizlidir. Az veya çok yapmak, hazineye kavuşamamak, mahrum kalmak demektir.
Üstelik emri değiştirmemiz, hazineden mahrum olmamıza sebep olduğu gibi, bid'at
işlememize veya küfre düşmemize de sebep olabilir. Maksat emre itaat ve hazineye
kavuşmak olduğuna göre, ibadetleri bildirildiği şekilde yapmalı.
Mezhep imamlarımızın ve imam-ı Rabbani hazretleri gibi ehli sünnet âlimlerinin
yolunda olmayan, onları sevip onlarda fani olmayan, ilmen bilse bile, ibadetleri
bildirildiği şekilde yapamaz.
Sual: Sünnet ile farz arasında soru sorana kalem ile yazıp vermek, konuşmak
yerine geçer mi?
CEVAP
Evet. Hiçbir şeyle meşgul olmamak gerekir.
Sual: Sünnet ile farz arasında “Allahümme entesselam…”dan başka bir
şey okunmadığına göre, kitaplarda sünnet ile farz arasında okunacak diye
bildirilen duaları da mı okumamak gerekir?
CEVAP
Bu genel kaidedir. Her kaidenin istisnası olabilir. Bu istisna için bir örnek:
Kırk gün sabah namazının sünneti ile farzı arasında 41 kere Fatiha okunur.
Besmelenin sonundaki Mim’i Fatihanın Lam harfi ile birlikte okunur.
[Rahimilhamdü denir.] Sonra yapılan dua kabul olur. Suya üfleyip hasta veya
büyülenmiş kimseye içirilirse, eceli gelmemiş olan hasta şifa bulur ve büyü
çözülür. (Tefsir-i Azizi)
Sual: Farz ile sünnet arasında bir şey okunmaz, ancak, şifa niyetiyle
S. Ebediyye kitabında bildirilen, (40 gün sabah namazının sünneti ile
farzı arasında 41 kere, Besmelenin sonundaki Mimi Fatihanın Lam harfi ile
birlikte okuduktan sonra yapılan dua kabul olur) deniyor. Bunu okumak uygun
mu?
CEVAP
Farz ile sünnet arasında konuşmak ve herhangi bir dua okumak uygun değil ise
de, böyle şifa olarak okunanlar istisna olur, yani caiz olur. Başka bir mezhebi
taklide ihtiyaç kalmaz.
Sual: Camide bazen öğle namazının farzının ikinci rekatına yetişiyorum. Daha
ben namazı bitirmeden, imâm duaya başlıyor. Son sünneti kılmadan imâmla birlikte
dua etmem uygun mudur?
CEVAP
Farz ile sünnet, sünnet ile farz arasında, konuşmak ve dua etmek uygun
değildir. Bunun için, namazı bitirdikten sonra, tesbihleri çekip ondan sonra dua
etmelidir.
Sual: Sünnetle farz arasında dua da okumak caiz değildir. (Allahümme
entesselam ve minkesselam tebarekte ya zel-celali vel-ikram) demek de buna dâhil
midir?
CEVAP
Hayır, dâhil değildir. Farz olsun, nafile olsun, her namazdan sonra,
(Esselamü aleyküm ve rahmetullah) diye selam verdikten sonra, (Allahümme
entesselam ve minkesselam tebarekte ya zel-celali vel-ikram) denir.
(Redd-ül-muhtar)