Kanaat, çalışmayıp tesadüfen önüne çıkanı kullanmak, başka bir şey aramamak
demek değildir. Kanaat, bileğin emeği, alın teri karşılığı kazanılana razı olmak,
başkasının kazancına göz dikmemek demektir. Başkasının daha çok kazandığını
görünce, onu kıskanmamak, onun gibi çok çalışmak demektir. Kanaat demek,
ihtiyacından fazla kalan kazancını bir yere yığmayıp, İslamiyet’in emrettiği
hayırlı yerlere vermek; fakirlere, kimsesizlere, hastalara; cihad edenlere
yardım etmek demektir. Kanaat, böylece iyi ahlakın kaynağı olduğu gibi, insana
mahrumiyetler içinde kaldığı zaman saadet temin eden sarsılmaz bir kale gibidir.
Şair der ki:
Ey zaman! İnsanlara hücum ederken, beni de herkes gibi sanarak üzerime gelme!
Bileğimi bükemezsin! Karşında beni yalnız sanma! Arkamda kanaat gibi yenilmez
bir ordu vardır.